Jordan Peele’in ikinci uzun metraj filmi Us orta sınıf Wilson ailesinin tatil için geldikleri Santa Cruz’da kendilerinin zombimsi ikizleriyle korkutucu karşılaşmasını anlatıyor. 1986 yılında, küçük bir kız çocuğuyken sahildeki gizemli bir evde ikiziyle karşılaşan Adelaide (Lupita Nyong’o), bu travmatik anı uzun süre atlamamış, halen de aynada gördüğü yansımasının kendisini takip ettiğini düşünmektedir. Korkuları gerçekleşir.
Peele’in ilk filmi Get Out’a kıyasla, Us tematik olarak daha çeşitli ve daha yoruma açık bir yapım. Peele, benzer şekilde ezilenlerle ezenler arasındaki bir ilişkiye (daha doğrusu karşılaşmaya) odaklanıyor. Ama bu karşılaşmanın ırk, sınıf yahut başka bir düzlemde mi gerçekleştiği konusunda fazla ipucu vermiyor. Us, toplumun geçmişinde bırakıp, unuttuğu, bastırılmış kolektif hafızanın kurbanlarının yüzeye çıkışı üzerine bir deneme olarak izlenebilir. Peele’in bu tür bir politik yorumla ilgilendiği kesin. Bununla birlikte, daha psikolojik, bilinçaltında tutsak ettiğimiz özelliklerimizin yokluğunda sahte bir normalliği ve kimliği benimsediğimiz üzerine de bir yorum geliştirebiliriz. Özellikle, hayatta kalma savaşı söz konusu olduğunda, Wilson ailesinin bireylerinin ellerini kirletmekten geri durmaması, şiddet ortamına çabuk uyum sağlayabilmeleri, orta sınıf steril aile hayatının sahteliğine yapılan bir vurgu olabilir.
Peele’in zombimsi ikizler nezdinde, ezilmenin yarattığı hallere dair gözlemleri çok hoşuma gitti: Ezilmek, tarihin ve toplumun dışına atılmak bir tür zombileşmeye, insanlıktan çıkmaya, dilsizleşmeye yol açabilir. Bu, ezilenlerin doğal halleri olmaktan ziyade, ezenle ezilen ilişkisinin yarattığı bir sonuç. Fakat, ezenin gözünden bu ilişkinin varlığı hiç tanınmadığı için, ezilenin hayvani özellikleriyle yeryüzüne çıkmasının ve ezenlerle yüzleşmesinin biçimi çoğu kez şiddet oluyor. (Parasite ile Us’ın aynı yıl gösterime sunulması hoş bir rastlantı olmuş.)
Us, korku, komedi, siyasi eleştiri gibi öğeleri sentezleme konusunda iyi bir iş çıkarıyor. Jordan Peele komedisinin pek hayranı olmasam da, filme bir rahatlık ve gerilimli sahnelerle iyi bir kontrast kattığı için burada başarılı kullanıldığını düşündüm. Filmde beni rahatsız eden unsur, aile bireyleri ile ikizler arasındaki (ve özellikle anne ve onun ikizi arasındaki) karşılaşmanın doğasına dair filmin ikircikli tavrı oldu. Bu karşılaşmalarda konuşulacak bir şey var mı, yoksa bir tarafın diğerini yok etmesi tek yol mu? Jordan Peele bu iki soruya aynı anda “evet” der gibi. Filmde, birçok sahnede ima edilen ikiz düşmanlar arasındaki diyalog ve anlayış bir türlü meyve vermiyor.
Her ne kadar daha az dolambaçlı bir altmetni tercih etsem de, Us, Jordan Peele’in kariyerinde hem teknik hem de çeşitlilik bakımından verimli bir deneyi temsil ediyor. Başroldeki Lupita Nyong’o, Adelaide ve onun ikizi Red’i mükemmel canlandırıyor. Elisabeth Moss da kısa sahne süresine rağmen etkileyici.