Beanpole

Kantemir Balagov’in yönettiği Beanpole filminin eleştirisi.

Yönetmen: Kantemir Balagov
Yıl: 2019
Tür: Dram, Tarih
IMDB: 7.2
Süre: 130 dakika
Puan: ★★★★★
Viktoria Miroshnichenko - Beanpole filminden bir sahne, 2019

Genç yönetmen Kantemir Balagov imzalı Beanpole, 2.Dünya Savaşı’nın en dramatik sahnelerinden biri olan Leningrad kuşatmasının ardından iki kadının hayata tutunma çabasını anlatıyor. Hikaye, Leningrad’da savaşta yaralananların tedavi edildiği bir hastanede etrafında dönüyor. Burada hastabakıcı olarak çalışan Iya (Viktoria Miroshnichenko), savaşta başına aldığı bir darbe sonucunda cepheden çekilen, fakat bunun sonucunda PTSD semptomlarını taşıyan, kendisine Beanpole diye hitap edilmesine yol açan uzun boyuyla, saf karakterli ve içine kapanık bir kadındır. Cephede arkadaşı olan Masha’nın (Vasilisa Perelygina) savaşın sonunda geri dönmesiyle, aralarında suçluluk, sevgi ve ortak bir anlam arayışını barındıran karmaşık bir ilişki başlar.

Iya ve Masha arasındaki bu ilişkinin dinamikleri filmin merkezinde yer alıyor. Yönetmen Balagov, bu dinamikleri asla basitleştirmeden, karakterlerin ne istediğine, motivasyonlarının ne olduğuna dair bir muğlaklığı hep canlı tutmayı başarıyor. Bu bakımdan, iyi-kötü gibi etiketlerle tanımlanamayan, savaş sonrası hayata uyum sağlamaya, parçalanmış hayatlarına yeni bir anlam bulmaya çalışan ve bunun için taktiksel davranabilen kompleks ve değişken karakterlerle karşı karşıyayız. Dahası, yönetmenin başarıyla gösterdiği gibi, karakterlerinin hayatta kalma taktikleri her zaman mantıklı ve açıklanabilir olmak zorunda değil. Aksine, bu karakterlerin savaşın hem fiziksel hem ruhsal yaralarını taşıyan insanlar olduklarını anlayabilmek önemli. Iya ve Masha arasındaki ilişkinin yoğun bir sevgi ve coşku biçiminden, bir tarafın diğer tarafı manipüle ettiği ve sömürdüğü bir biçime geçişi, hikayenin bize sunulan arkaplanı bağlamında anlaşılır olabiliyor. Sevgi, sömürü ve biraz da delilik Balagov’un resmettiği evrende birbirleriyle kesin zıtlıklar teşkil etmeyen öğeler olarak karşımıza çıkıyor.

Beanpole dahiyane bir film. 28 yaşında bir yönetmenin, karakterler ve onların psikolojileri arasında bu kadar derin ve komplike bir ilişkiyi kurabilmesi ve savaşın sürekliliğini bu kadar iyi anlatabilmesi gerçekten inanılmaz. Dahası, Beanpole’un dramatik açıdan en etkili anları, sözcüklerin sarf edilmediği, tavırlarla, bedensel iletişimle, sessizlikle, karakterler arasındaki boşlukla seyirciye aktarılan hislerle açığa çıkıyor. Bu denli karmaşık karakter analizlerini gerçekleştirebilmek, bu karakterlerin altından kalkabilecek yetenekte oyuncular da gerektiriyor. Başkarakterler Iya ve Masha’yı canlandıran oyuncular eksiksiz bir inandırıcılıkla bunu başarıyorlar. Bu oyuncuların uzun metrajlı bir filmdeki ilk deneyimleri olduğu düşünüldüğünde Beanpole’un ne kadar özel bir film olduğu daha iyi anlaşılabilir.

Sinemap Bülteni

Sinemap’ın haftalık bültenine abone olmak için emailinizi girin.