Tommaso

Abel Ferrara’nın kendi hayat öyküsünden ilhamla yazıp yönettiği Tommaso, karmaşık fantezilere ve korkulara açık yürekle yaklaşıyor.

Yönetmen: Abel Ferrara
Yıl: 2019
Tür: Dram
IMDB: 6.0
Süre: 115 dakika
Puan: ★★★★☆
Willem Dafoe. Tommaso. 2019.

Tommaso, küçük çocuğu ve eşiyle Roma’ya yerleşmiş orta yaşlı Amerikan bir senaristin iç dünyası üzerine bir film. Film, başkarakter Tommaso’nun (Willem Dafoe) İtalyanca dersleri aldığı sınıfta başlıyor. Ders çıkışı Tommaso’yu bir kafede kahve içerken, manavdan alışveriş yaparken takip ediyoruz. Sonra ailesiyle tanışıyoruz. Kendisinden oldukça genç olan Rus eşi Nikki (Cristina Chiriac) ve üç yaşındaki kızları Deedee (Anna Ferrara). Öğretmenine doğum günü sürprizi yapan, kafe çalışanıyla gülerek muhabbet eden, çocuğuna hayli ilgi gösteren ve eşine sevgiyle bağlı hayat dolu bir adam. Tommaso, Dafoe’nun her zamanki müthiş oyunculuğunun da etkisiyle, bize karizmatik, içten ve mutlu birisi olarak sunuluyor.

Yönetmen Abel Ferrara’nın kendi hayat öyküsünden ilham alarak yazdığı filmde, Tommaso’nun iç dünyasının göründüğünden daha çalkantılı olduğunu yavaş yavaş anlıyoruz. Katıldığı terapi toplantılarında, Tommaso Amerika’daki yıllarındaki alkol ve uyuşturucu bağımlılığı, kadınlarla olan hızlı ilişkileri, evlatlık edindiği çocuğundan nasıl ayrıldığı konularında izleyiciyi bilgilendiriyor. Bağımlılık yılları Tommaso için geride kalmış olsa da, eskiden kalan bazı duygusal alışkınlıkların özellikle aile hayatında devam ettiğini gözlemliyoruz. Özel olarak öfkenin, Tommaso için kontrol altında tutulması güç bir dürtü olduğunu anlıyoruz.

Filmin başındaki tozpembe tablodan, daha sonraki karanlık tonlara geçişte dönüm noktası, Tommaso’nun eşini genç bir adamla öpüşürken görmesi oluyor. Aslında, film sürekli Tommaso’nun hayal ettikleriyle yaşadıkları arasında gel git yaptığı için, bu öpüşmenin gerçekten olup olmadığı da bir muamma. Filmin tonu koyulaştıkça, Tommaso’nun hayal ettiklerinin ve fantezilerinin daha fazla ekrana geldiğini görüyoruz. Benim yorumum, Ferrara için olayların gerçek mi yoksa hayal ürünü mü olduğunun çok fark etmediği yönünde. Neticede film, olup bitenlerden ziyade, karakterinin iç dünyasıyla, psikolojisiyle ve fantezileriyle ilgileniyor. Bazı sahnelerin gerçek olamayacak kadar uçuk olduğunu görüyoruz. Bazı sahnelerde ise gerçekliği sorgulamaktansa, Tommaso’nun ne hissettiğine bakmak daha mantıklı bir tercih.

Bu açıdan baktığımızda, öpüşme sahnesini bir yerlerde saklanmış kıskançlık ve öfkenin hayal dünyasında meşrulaştırması olarak okumak mümkün. Tommaso, öncelikle bu bastırılmış duygular üzerine bir yapım. Bastırılmış korkular, fanteziler, öfkeler… Genç ve güzel bir eşi olmasına rağmen, Tommaso’nun etrafındaki genç kadınlarla cinsel yakınlaşmaları sürekli düşlediğini, gündelik hayatta öfkesini yatıştırmada gittikçe daha başarısız olduğunu görüyoruz. Cinsel fantezilerin yanı sıra öfke dolu hesaplaşma fantezileri de orada. Tüm bunlar, bir anda ya da bir kırılma anının arkasından ortaya saçılmış şeyler değil. Belki daha doğrusu, bu duygulara ve fantezilere Tommaso’nun hep sahip olduğu, fakat bunları bastırma konusunda bir zamanlar daha başarılı olduğu.

Tommaso, eski bir alkolik ve uyuşturucu bağımlısı. Bu bağımlılıkları yenmesine rağmen, belki de onların en başta oluşmasına kaynaklık eden duygular süreklilik gösteriyor. Film, bu süreklilik arz eden duygulara, kişisel tarihimizde başlangıç noktasını tespit edemediğimiz fantezilere, Tommaso’nun nezdinde bizi biz yapan bazı “kötü” niteliklere odaklanıyor. Belki de bu niteliklere daha ağır bir bağımlıklık mevcut. Hayatımızda yolunda gitmeyen ilk şeyde yine o kötücül hislere ve fantezilere sarılıyoruz.

Sinematografik olarak Tommaso’yu çok başarılı buldum. Usta bir yönetmenin elinden çıktığı belli. Genelde karanlık, kapalı alan çekimleri karakterin ruhsal sıkışmışlığı temasını besleyen bir seçim olmuş. Aşırı yakın plan ve yüzlere odaklanan çekimler de, karakterlerin iç dünyasını merkezine koyan bir film için ideal. Bu, Willem Dafoe’nun ifade kabiliyeti yüksek suratından da yararlanmayı sağlıyor.

Dinsel motiflerin film boyunca sıkça kullanılmasının filmi zenginleştiren bir yönünü bulamadım. Teoloji konusunda bilgi sahibi olanlara belki ilgi çekici gelir. Bunun dışında, filmin ele aldığı “kendisiyle mücadele eden toksik erkek” konusunun oldukça aşındırılmış olduğunu da eklemek gerek. Belki de bunun bir yan etkisi olarak Tommaso’nun eşi Nikki’yi tanımamız oldukça dolaylı olarak gerçekleşiyor. Tommaso’nun onun hakkında söylediği birkaç cümlelik özetin haricinde bu karakteri gerçekten tanıyamıyoruz. Bu, bence, Tommaso’yu daha yakından tanımamıza da engel oluyor.

Dafoe’nun sevecenlikle korkutuculuk arasında geçişler yapabilen etkileyici performansıyla yükselttiği Tommaso, orta yaşlı bir erkeğin psikolojisine derinlemesine bir bakış sunuyor.

Sinemap Bülteni

Sinemap’ın haftalık bültenine abone olmak için emailinizi girin.