Honey Boy

Alma Har’el’in yönettiği Honey Boy (Şeker Çocuk) filminin eleştirisi.

Yönetmen: Alma Har'el
Yıl: 2019
Tür: Dram
IMDB: 7.4
Süre: 94 dakika
Puan: ★★★☆☆
Noah Jupe - Honey Boy filminden bir sahne

Alma Har’el’in yönettiği Honey Boy (Şeker Çocuk), yetenekli bir çocuk aktör ile babasının sorunlu ilişkisini konu alıyor. Film iki farklı zaman dilimde geçiyor. Birincisinde, 12 yaşındaki aktör Otis’i, eski alkolik ve acayip kompleksli babasıyla derme çatma bir motelde yaşarken izliyoruz. İkincisinde, 22 yaşında ve kariyerinde şöhreti yakalamış olan Otis, geçirdiği bir kaza sonrasında rehabilitasyona alınmış, öfke krizleri içerisinde geçmişiyle yüzleşmeye çalışmaktadır. Bu rehabilite merkezinde PTSD teşhisi konulan Otis, zor çocukluğunu ve babasıyla olan karmaşık ilişkisini gözden geçirir.

Honey Boy’ın senaryosu, Shia LaBeouf tarafından kendi yaşam öyküsüne dayanılarak yazılmış. LaBeouf, ayrıca filmde babası James Lort’u canlandırıyor. Bu açıdan, Honey Boy’un oldukça kişisel bir motivasyona sahip olduğu, LaBeouf’un kendisini babasının pozisyonuna koyarak onunla bir hesaplaşmaya giriştiği söylenebilir. LaBeouf, babası rolünde oldukça inandırıcı bir performans sergiliyor. Baba James Lort, parçalanmış bir ailede mutsuz bir çocukluk geçirmiş, eski bir alkolik, savaş gazisi, mahkum ve palyaçodur. Kendi hayatında istediklerini başaramamış olan Lort, ekonomik olarak Otis’e bağımlı yaşamakta, kendi yetersizliklerinin yol açtığı stresi oğluna yansıtmakta, ona kıskançlık ve öfkeyle yaklaşmaktadır. Baba ve oğul rollerinin değiştiği bu ilişkide, Otis bir ebeveynin sağlayabileceği sevgi ve korunmadan yoksun büyümektedir.

Honey Boy’da, çocuk Otis’in gayet bilinçli, babasıyla olan ilişkisinde yetişkin rolünü üstlenen, duygularıyla şaşırtıcı derecede temas halinde, ne istediğini bilen ve ifade edebilen biri olarak, yetişkin Otis’in ise ne hissettiği konusunda tamamen kaybolmuş, öfkeye kapılmadan iki kelimeyi bir araya getiremeyen biri olarak resmedilmesi garip bir tercih olmuş. Yetişkin Otis’in işlenmemiş, hazmedilmemiş duyguların yarattığı bir karakter olduğu ortada. Ama, filmin sonuna geldiğimizde, bu karakterin travmasıyla yüzleşmesi ve karakterindeki değişim fazla hızlı bir şekilde, bir iki dramatik sahneyle geçiştirilmiş gibi geldi. Tam zıttı konumdaki çocuk Otis ise, babasıyla olan yıpratıcı ilişkisinden görece hasarsız çıkmış gibi, senden benden daha normal bir izlenim yaratıyor. Babasının uyguladığı psikolojik şiddete birebir maruz kalırken Otis’in sağlıklı bir çocuk olarak kalabilmesi inandırıcı gelmedi.

Sinemap Bülteni

Sinemap’ın haftalık bültenine abone olmak için emailinizi girin.