Da 5 Bloods

Spike Lee’den, 4 Vietnam gazisinin serüveninin arkaplanında siyah mücadelesinin tarihine odaklanan provokatif bir film.

Yönetmen: Spike Lee
Yıl: 2020
Tür: Dram, Savaş, Macera
IMDB: 6.9
Süre: 154 dakika
Puan: ★★★☆☆
Johnny Nguyen, Clarke Peters ve Delroy Lindo • Da 5 Bloods - Spike Lee, 2020

Da 5 Bloods, ABD’li 4 Vietnam gazisinin savaş zamanında gömdükleri hazineyi ve yitirdikleri takım liderlerini bulmak için Vietnam’a geri dönüşlerini konu alıyor. Birbirlerine güçlü bir yoldaşlık ilişkisiyle bağlı olan dörtlü, liderleri Norman (Chadwick Boseman) aracılığıyla, siyahların Amerikan tarihinde yüzleştikleri ırkçılığa ve dahil oldukları savaşta siyahların rolüne dair bilinç sahibi olmuşlardır. Savaşın ardından kendi yollarını çizen ve savaşın travmalarıyla kendi yöntemleriyle baş etmeye çabalayan eski tüfekler, hayatlarının dönüm noktasındaki açık bir defteri kapatmak adına son bir maceraya atılırlar.

Yönetmen Spike Lee, Da 5 Bloods’ta birçok farklı temaya göz kırpsa da, asıl meselenin siyahlara yönelik ırkçılığın sürekliliği olduğu bariz. Lee, hem ırkçılığın 20. yüzyıldaki tarihini hem de “eşit bireyler” olarak görülmemenin bugünkü izdüşümlerini, siyahların mücadelesini ön planda tutarak ele alıyor. Yer yer didaktik ve belgeselvari bir içerik kazanan film, siyahların mücadele tarihindeki simge isimlere sıkça yer veriyor. (Muhammad Ali’nin Vietnam savaşıyla ilgili meşhur sözleriyle başlayan Da 5 Bloods, Martin Luther King Jr.’ın bir konuşmasıyla sonlanıyor.)

Da 5 Bloods, savaşın hala devam ettiğini söylüyor. ABD’nin emperyalist savaşlarının Vietnam halkının hayatlarında ve kolektif bilincinde yarattığı tahribat da, bu tahribatta bir sorumluluğu olan siyahların ülkelerinde maruz kaldığı ırkçılık da bir süreklilik arz ediyor. Lee, ABD emperyalizmi ile siyahlara karşı ırkçılığın arasındaki yapısal ilişkiyi böylece ima ediyor. Film, Vietnam’a dönen 4 gazinin hayat hikayelerinden yola çıkarak siyahların tarihini mercek altına alırken, yaşlı gazilerin serüveninin bir boyutuyla emperyalizmle bir yüzleşme olarak anlaşılmasını da istiyor. Fakat, filmin anti-emperyalist tonları, asıl tema olan siyah mücadelesinin fazlaca arkaplanında kalıyor. Bir başka deyişle, ne film açısından ne de filmdeki karakterler açısından tamamlanmış bir yüzleşmeden bahsetmek mümkün değil.

Da 5 Bloods’ta tematik bir fazlalık var. Lee (belki de kendi provokatif stilinin bir göstergesi olarak), birçok meseleye göz kırpıp, elini fazla erken çekiyor. Da 5 Bloods siyahların tarihini merkezine alsa da, Amerikan emperyalizmi, baba-oğul ilişkileri, dostlar arasındaki sadakat, kapitalizm ve kişisel çıkar çatışmaları, Hollywood sinemasında Vietnam savaşının ve siyahların ele alınışı diye uzayıp giden ikincil dertlere sahip. Filme aniden dahil olan romantik ilişki örneğinde olduğu gibi, bu çok çeşitlilik tematik olarak filme bir katkıda bulunmadığı gibi, yapısal olarak da filmin derli toplu bir akışa sahip olmasını engelliyor.

4 yaşlı gaziden biri olan Paul (Delroy Lindo), hem karakter gelişimi hem de oyunculuk olarak filmin merkezinde konumlanmış. Trump’a oy veren, “Make America Great Again” şapkasıyla dolaşan ve Vietnamlılarla düşmanlığından vazgeçmeyen Paul, Vietnam serüveninin en sarsıcı momentleriyle yüzleşen karakter oluyor.

Da 5 Bloods, kara komediden romantizme, melodramadan şiddet pornografisine uzanan şaşırtıcı janra geçişlerine sahip. Filmin seyircide uyandırdığı hisler bakımından bir tutarsızlık göze alınsa dahi, Lee’nin işin bokunu çıkardığını düşünmüyorum. Stilistik bir vurgu olarak bu geçişler anlamlı bir çerçeveye oturuyor. Film, ayrıca Marvin Gaye’in güzel müziklerinden, Rambo film müziklerine uzanan çelişkili bir soundtracke sahip. Bu da janralar arasındaki geçişkenlikle paralellik gösteriyor.

Da 5 Bloods, izleme süresi olarak fazla uzun ve tematik olarak fazla dağınık olsa da, siyah mücadelesine dair asıl meselesini güçlü bir dille anlatıyor.

Sinemap Bülteni

Sinemap’ın haftalık bültenine abone olmak için emailinizi girin.